• 1250 TL ve Üzeri Alışverişlerinizde Kargo Ücreti Bizden

Leonardini Aktiviteleri



Leonardini'den Tavsiyeler


Kim demiş yap-boz sıkıcıdır diye?


Leonardini olarak yap-boz sevmeyen o kadar çok çocuğa (ve ebeveynine) rastladık ve tavsiyelerimizle yap-boz yapmayı sevdirdik ki 3 yılda. Aslında çözüm basit: yaşa göre uygun parça sayısında ve çocuğun ilgi alanına uygun desenlerde yap-boz seçimi.

Gördük ki aslında bir çok çocuk yaşına uygun olmayan parça sayısında yap-boz ile başbaşa kaldığı ve zorlandığı için yap-boz sevememiş. Yapabildikleri sayıda parçalı yap-boz'lar ile hem çocukların başarma hissi ile kendilerine güvenleri gelişir, hem de tekrar tekrar aynı yap-boz'u yapmak isteyecek kadar ilgileri artar. Yaşı büyük bile olsa yaşına uygun ama biraz daha basit bir yap-boz ile başlandığında hem çocuğun
yap-bozu bitirme zaferini, yani oyuncağı sevdiğini gözlemlemek, hem de daha başka
yap-bozları da yapmak için heveslendiğini görmek mümkündür.

Gördük ki aslında bir çok çocuk, malzemesi kaliteli olmayan ya da resimleri yeterince canlı-güzel olmayan yap-boz’lar yüzünden yap-boz sevememiş. Aziz Nesin’den bir deyişle “şimdiki çocuklar harika” ve aslında iyiyi-güzeli onlar da hemen ayırdediyor ve seviyorlar. Üstelik kaliteli malzemeden yapılmış yap-boz’lar, başka çocuklarla paylaşıldıkça o kadar çok çocuk büyütüyor ki. Ahşaptan imal edilenler ise hepten zamansız. Çocuğunuzun yapbozları defalarca bozup yapmak isteyeceğini düşünürseniz, kaliteli ürünlerin dayanıklılığı önemli bir faktör haline geliyor.

Yap-bozun eğitimciler ve psikologlarca önerilmesinin temel nedenleri ise tümevarım tekniği ile problem çözdürmesi, boyutlu düşünmeyi geliştirmesi ve bu sayede de konsantrasyonu artırmasıdır.

Yap-boz’ların öyle çok çeşidi var ki : üretim malzemesine göre ahşap, sünger ya da kartondan imal edilmiş olanlar; kullanım amacına göre eşleştirme (benzerini bulma) ya da birleştirme (parçalardan bir bütün oluşturma) tipli olanlar; yaş ilerledikçe parça sayısı artan ve sanattan bilime coğrafyadan uzaya çeşitli konuları kapsayan yap-boz’lar; kimi zaman poster kimi zaman duvarımıza resim olan ve gururla sergilenen yap-bozlar; kimi zaman animasyon çizim kimi zaman fotoğraf kimi zaman da büyük ustaların yüzlerce yıllık şaheserleri resimlerin yap-boz’ları; 3 boyutlu ve çok farklı materyallerin kullanıldığı yap-boz’lar...

Aslında 9 aydan başlayarak bir çocuğun hayatına giren yap-boz, eğer sevilirse hiç çıkmaz. Küçüklerin oynarken öğrenmesinin temel araçlarından biri; büyüklerin ise çoğu zaman hobi kimi zaman ise en stresli zamanlarında kurtarıcı dostudur yap-boz’lar. Müzede görülen ve sevilen bir resmi evde yeniden yapmak, ya da hayvanlar aleminin mucizelerini keşfederken öğrenmek yap-boz’u hem bir eğlence hem de bir beceri etkinliği haline getirir.

Türkiye’de yetişkin yap-bozlarının çocuk yap-bozlarına göre daha çok satılmasının en büyük nedeni, yetişkinlerin tek başlarına hiç bir ek eğitim ya da yetenek gerektirmeden yapılabilecek en güzel hobinin yap-boz olduğunu keşfetmeleridir. Umuyoruz ki Türkiye'nin tez zamanda daha çok yap-boz sever yetişkin ve çocuklardan oluşan bir toplum haline gelmesine Leonardini olarak katkımız devam eder.

Son söz olarak, yap-boz alırken, CE işareti orijinal olan, üretim malzemesi kaliteli olan, güvenilir markalı ürünlerden yana tercihinizi kullanmanızı özellikle hatırlatırız.


Televizyon ve elektronik oyuncaklar

"Çocukların televizyon izleme süresini kısaltalım"
Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de çocuklarda ortalama televizyon izleme süresi 4.5 saate ulaşmış durumda. Ortalamadan yola çıkarak, milyonlarca çocuğun her gün daha çok zamanını televizyon karşısında geçirdiğini varsayabiliriz. Bu süreler dünyanın çeşitli ülkeleriyle paralellik taşıyor.

Gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalarda bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir ki, tüm çocukların (özellikle 1-3 yaş arasında olanların) televizyon izleme zamanını sınırlı tutmakta fayda vardır. Uzun süreler televizyon izlemenin ve/veya içeriği doğru olmayan programlar izlemenin çocukların beyinsel ve duygusal gelişimine negatif etkileri (pasif izleme, yalnızlık, etkileşimde bulunamama, yaşa uygun olmayan programların yarattığı sorular, şiddet içeren programların olumsuz etkisi) TV’den öğrendiklerinin olumlu etkileriyle karşılaştırılamayacak kadar fazladır.

Uzun süreler televizyon izlemek, fiziksel gelişimde de problemler yaratıyor. ABD ve İngiltere’de çocuk obezitesi ile televizyon izleme süresi arasında doğrudan ilişki araştırmalarla kanıtlandı. Türkiye’de de son yıllarda çocukların ortalama kilosunun artması, televizyon izleme sürelerinin uzamasına ve televizyon karşısında abur cubur yemeye bağlanıyor. Ayrıca oyun çağında fiziksel aktiviteyle geçirilmesi gereken zamanın oturarak harcanması, ileride kas gelişimi ve dolaşım sistemiyle ilgili de çeşitli zayıflıklara yol açıyor.

Televizyon, çocuk bakıcısı değildir

Tek taraflı iletişim sağlayan televizyonu "çocuk bakıcısı" ya da "yemek zamanı eğlencesi" olarak sunmak, ebeveynlerin kendilerine “yapmamayı” hatırlatması gereken bir durumdur. Günümüzün ağırlaşan yaşam koşullarında her ne kadar kurtarıcı gibi görülse de, televizyon zamanını sınırlamak çocuk büyütürken çok önem taşıyor.

Bunun yerine, iş yaparken, çocuğunuzun sizin işinize yardım etmesine fırsat verebilirsiniz. İş aralarında tüm dikkatinizi ona vererek, onunla konuşabilirsiniz. Ebeveynler yemek ya da ev işi yaparken çocuklar da “mış gibi” yemek aya da ev işi yapabilir. Basit işlerde (bezelye ayıklamak, çamaşır katlamak, bulaşık kurulamak) çocuğunuzdan yardım almak, ona değer ve sorumluluk verdiğinizi gösterir, birlikte bir şeyler yapma fırsatı sunar. Bilgisayarda çalışırken çocuğunuz da yanınızda resim yapabilir, el işi faaliyetinde bulunabilir. Yemek yerken ailecek aynı sofrayı ve yemeği paylaşarak, günün konularını konuşmaya çalışabilirsiniz. Küçük yaşta yemek yedirilen çocuklara ise yemek sırasında kitap okumak ya da hayali hikâyeler anlatmak en faydalı aktivitelerdir.

Günlük hayatımızda televizyon zamanını sınırlayarak, çocuklarımızı dış dünyadan kopmadan, kendi halinde olma eğilimine girmeden, sorumluluk almayı öğrenen, yemek yerken ne yediğinin farkında olan bireyler olarak yetiştirebiliriz. Pasif izleme yerine, bir şeyler gerçekleştiren ve başarısıyla gurur duyan çocuklar kendilerine güvenen bireyler olarak yetişirler.

Elektronik oyuncaklara ayrılan zamana dikkat…

Yapılan diğer araştırmalar, elektronik oyuncaklar ve bilgisayar oyunlarının da fazla kullanıldığında çocukların ''üretkenliğini'' körelttiğini ortaya koyuyor. Elektronik oyuncaklar tek başına oynandığı için, paylaşmayı ve toplumla birlikte hareket etmeyi engeller. Sosyologlar, çoğu elektronik oyuncağın, oyunun doğallığını alıp götürdüğü, çocukları bencilliğe ve yalnızlığa yönelttiği, komutlar eşliğinde oynandığı için çocukların zihinsel gelişimine katkı sağlamadığı konusuna da dikkat çekiyorlar.

Eğitici fonksiyonlu olan elektronik oyuncaklarla oynamak matematiksel zekâ, dikkat, algı, el-göz koordinasyonu ve muhakeme gibi bazı zihinsel işlevlerin gelişiminde yarar sağlar. Ancak bu oyuncaklarla bile sıklıkla ve uzun sürelerle oynamak çocuğun gerçek anlamdaki oyun faaliyetini ve sosyal gelişimini olumsuz bir biçimde etkiler.

Çocuklarımızı evdeki eşyalar, benzerleri veya doğada bulunan malzemelerle yapılan oyuncaklarla oynamaya özendirmeli, bahçe ve sokak oyunları konusunda teşvik etmeli, böylece doğaya ve çevresine daha saygılı bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunmalıyız.

Süre ve ortamla ilgili öneriler

Tüm ebeveynlerin çocuklarını televizyon seyrederken ya da video/bilgisayar oyunları oynarken izlemesi önemlidir. Günlük televizyon süresini 2 saat ile sınırlamanın Türkiye ortalamasına ve çocuklarımıza etkileri hayal edemeyeceğimiz kadar olumlu olacaktır.

Ayrıca önerilerimiz;
ekrandan olabildiğince uzakta oturmak (TV için 2 metre; bilgisayar için 50 cm)
çocuklar yorgun ya da uykusuzken çocukların bilgisayar oynamalarına ya da televizyon seyretmelerine izin vermemek
çocukların kendi odalarında bilgisayar ya da televizyon bulundurmamak, ailenin ortak mekânlarında bu aletlerin kullanımını sağlamak
bilgisayar ile oynarken mümkün olan en küçük ekranla oynamak
bir saatlik bilgisayar oyun süresinde toplam 10-15 dakika mola vermek
her zaman iyi aydınlatılmış bir ortamda bilgisayar ya da elektronik oyuncakla oynamalarını sağlamak
bilgisayar bağımlılığını önlemek için bilgisayarda oynanan programları ve geçirilen süreyi takip etmek
televizyon izlerken mutlaka reklam aralarında veya program aralarında yürümek
televizyon seyredilen ortamın iyi ışıklandırılmış olması, rahatlık sağlaması


Oyuncak seçimi

Çocukların kendi yaş gurubuna uygun (1,5-2 yaş gurubu için vurmalı, 1,5-3 yaş gurubu için itilen-çekilen oyuncaklar gibi) oyuncakla, doğru malzeme (kas gücü ile orantılı ağırlıkta, ahşap, plastik veya madeni) ile üretilmiş, kendi kültürüne yabancı olmayan nesne ve malzeme (günlük yaşamda çevresinde kullanılan araç-gereç v.s) ile oynamaları somut bilgi açısından önem taşır. Geleneksel oyuncakların önemi ise, aile bireyleri ile oynanabilir olması açısından kuşaklar arası paylaşımı, yaşıtları ile oynanabilmesi açısından ise arkadaşlık duygu ve paylaşımının yaşanılmasına olanak sağlamalarıdır.

Çocukların ilgi alanlarına göre oyuncak seçmek doğru olduğu kadar, özellikle sevmediği konulara özendirmek amacıyla da oyuncak seçimi yapılabilir. (örneğin sebze yeme alışkanlığı oturmamış bir çocuğa, sebze yemek, oyun ve oyuncak ile sevdirilebilir.)

Leonardini’nin önerisi oyuncak seçiminde cinsiyet ayrımı yapılmamasıdır. Erkek çocuklar bebek ile, kız çocuklar tren ya da araba ile oynarlar ve oynamayı severler. Unutmayalım ki, çocuklar “mış gibi”ye bayılır ve karışık çocuk oyunlarında bebeklerin annesi kızlar, babası erkek çocuklar olur. Bayan sürücülerin arttığı günümüzde araba ile oynayan bir kız çocuğu, kendini çevresindeki yetişkinlerin yerine koymaktadır. Benzer şekilde, bebeğine biberon ile süt veren bir erkek çocuğu, çevresinde gördüğü başka bir babayı taklit etmektedir.


Kitap

Akşam uykudan önce en az 15 dakika çocuğunuz ile kitap okumaya ayırılacak zaman, bir ebeveynin hayatı boyunca yapacağı en iyi yatırımlardan biridir. İki taraflı alışkanlık yaratan bu uygulama, her yaşta o gün yaşanan önemli şeyleri de konuşmak için fırsat yaratır.

Çocuklar televizyonda sevdikleri filmleri seyrederken (çizgi film, sinema, kukla filmi, vb) ilgili hikayenin kitabının da kucağında olmasını ve filmi sayfaları çevirerek takip etmesini sağlayın. Bu "birliktelik" çocuklara kitap sevdirmenin en etkili yollarından biridir. Bu yöntemin çocukların hayal gücü için faydasını, bir dahaki sefer aynı kitabı okurken hemen fark edeceksiniz.

Kitap okuma alışkanlığı her çocuğa kazandırılabilir, yeter ki bu konuda iyi örnek teşkil eden yetişkinler ve kitap dostu bir ortam olsun.


Müzik

Bebeklere müzik dinletirken sürekli olmamasına dikkat edilmelidir, aksi takdirde müziği de "fon gürültüsü" olarak algılayıp, alışkanlık geliştirebilirler.

Çocuklara müzik dinletirken, mümkün olduğu ölçüde farklı müzik türleri ve enstrümanlar ile tanıştırmaya gayret edebilirsiniz.

Klasik batı müziği her zaman iyi bir seçimdir, ancak küçük çocuklarda sert ve temposu yüksek parçalar endişe yaratabileceği için dikkatli olunmalıdır.

Çocuklar ile birlikte müzik dinlerken, neler hissettiğini ve hayalinde neler canlandığını konuşmak ve sözsüz tüm müziklere hikaye "yazmak", hayatı paylaşmaktır.

İyi oyunlar...